Ebeveynler, çocuklarının kendini ifade edebilen, ne istediğini bilen, mutlu ve kendi potansiyelini bulabilmiş bireyler olmaları yönünde yol gösterici ve destekleyici bir role sahiptirler.
Her ebeveynin ebeveynlik tarzı kendisine özeldir ve ebeveynlik tarzları kültür, kişilik, ailedeki kişi sayısı, sosyoekonomik durum, eğitim seviyesi gibi pek çok farklı nedenlerle değişiklik göstermektedir. Çocuk yetiştirme süreci de kurallı ve adımlı bir yol olmaktan ziyade, çocukla ebeveynin bir dansı gibidir. Adımlar birbirine uyumlu gittiğinde gelişim de dans gibi keyifli hale gelir. Çocuğun büyürken fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarının anne ve baba tarafından bir uyum içinde karşılanması bu dansı güzelleştiren temel öğelerdendir.
Bazı durumlar, bu ikili arasındaki dansı bozabilir ve çocuğun gelişimine olumsuz yönde etki edebilir. Ebeveynin iyi niyetli olarak attığı bazı adımlar çocuğun gelişiminde onu korumak yerine gelişimini engelleyici bir hale gelebilir;
Duyguları Önemsizleştirmek
Çocuk gelişiminde en temel adım, çocuğun ihtiyaçlarına ait sinyalleri görmek ve bunları karşılamaktır. Fiziksel ihtiyaçlar kadar ruhsal ihtiyaçlar da önemlidir. Duyguları dikkate alınan çocuklar, duygularını ifade etmek konusunda kendilerini daha rahat hissederler. Ancak çocuğun duygularını yok sayarak ya da önemsizleştirerek dikkate almayan ebeveynler, çocuklara ‘kendi duygularına güvenmemeleri” gerektiği mesajını iletmiş olurlar. Çocuğun duygularını dinlemek ve onaylamak onun duygusal gelişimin için hayatidir.
Olumsuz Duyguları Konuşmaktan Kaçınmak
Sadece olumlu duyguları değil olumsuz duyguları da konuşabilmek çocuğa farkındalık becerisi kazandırır. Ancak çocuğun üzülmesini istemediği için olumsuz duyguların dışa vurulmasını ve konuşulmasını engelleyen ebeveynler çocuğa ‘sadece olumlu duyguların olursa seviliyorsun’ mesajını iletmiş olur.
Davranışları Cezalandırmak
Duyguları onaylamayan çocuklar sıklıkla streslerini dışarıya istenmeyen davranışlar sergileyerek iletirler. Yaşadıkları iç huzursuzluğun bir yansıması gibi dış dünya karşısında da huzursuz hareket ederler. Ebeveynlerin bu davranışları eleştiriyle karşılamaları ya da bu davranışlar karşısında çocuklarına cezalar vermeleri, çocukların özgüvenlerini zedeler. Ebeveynleri tarafından eleştirilen ya da cezalandırılan çocuklar ‘olduğum gibi sevilmiyorum’ mesajını almış olurlar.
Aşırı Korumacı Davranmak
Ebeveynlerin çocuklara belirli sınırlar koymaları çocuğu tehlikelerden korurken onlara güvenli bir yol sunar. Bazı ebeveynler kurallar ve sınırlar konusunda aşırı korumacı davranarak çocuğun keşfetme merakını engelleyebilirler. Aşırı sınır getirmek çocuğun keşfetme isteğini ve merakını köreltir. Kuralların çocuğun gelişimini kısıtladığı durumlarda çocuğa ‘kurallar senden daha önemli’ mesajı iletilmiş olur.
Sınır Koymamak
Ancak tam tersi durumlar da çocukların gelişiminde olumsuz etki yaratabilir. Sınırların hiç olmadığı, çocuğun her istediğinin karşılandığı durumlar da çocuğa kontrol edebileceğinden fazla güç sağlar. Taşıyabileceğinden fazla güce sahip olması çocukları ruhsal olarak yorar. Böyle çocuklar, olumsuz duyguları ile baş etmekte zorlanmaya ve olumsuz durumlar karşısında tahammülsüzlük geliştirmeye başlarlar. Bu şekilde davranan bir ebeveyn, çocuğa “ebeveynleri tarafından korunmadığı” mesajını iletir.
Çocuğun kendi duyguları ile baş edebilmesi, kendisini tanıyabilmesi, özgüven sahibi olması ve kendisini iyi ifade edebilmesi için ebeveynin desteği çok önemlidir. Çocuğun gelişimini bilmesi, onu tanıması ve ihtiyacı kadar, ne fazla en de eksik, çocuğuna destek vermesi birlikte yapılacak dansı daha keyifli hale getirir.
Kaynakça:
Gottman, J & Declaire, J. Duygusal Zekası Yüksek Çocuklar Yetiştirmek, Görünmez Adam Yayınları, 2017.