“Ebeveyn bu oyunların hayatlarını kolaylaştırıcılığından faydalanırken bir yandan da “acaba çocuğum ekran bağımlısı mı oldu?”, “onu cep telefonu/tablet oyunlarının pençesinden nasıl kurtarırım” gibi sorulara cevap aramakla meşgul.”
Tabletlerin ve akıllı telefonların günlük hayatlarımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmesiyle dijital oyunlar ve oyun bağımlılığı konuları popüler tartışma konuları haline geldiler. Ama aslında dijital oyun diye tabir edilen eğlence ürünlerinin geçmişi 1970’lere kadar dayanmaktadır. 1970’li yıllarda Atari ile hayatlarımıza girdikten sonra bir jenerasyon elinden tetris oyun aletlerini hiç düşürmedi. Nintendo Game Boy’lar bir dönemin en önemli sosyal statü göstergelerinden biriydi. 90lardan itibaren Tamagochi gibi teknolojik oyuncaklardan, PlayStation, Xbox ve Wii gibi oyun konsollarından sonra internet bağlantısının ve taşınabilir akıllı teknoloji aletlerinin gelişmesiyle beraber çevrimiçi oyunlar ve uygulamalar üzerinden oynanan oyunlar 3 yaştan itibaren geniş bir oyuncu kitlesi kazandı. Bir çok güncel araştırma oyunların yararlarını ve zararlarını incelemeye devam ederken, bir çok ebeveyn bu oyunların hayatlarını kolaylaştırıcılığından faydalanırken bir yandan da “acaba çocuğum ekran bağımlısı mı oldu?”, “onu cep telefonu/tablet oyunlarının pençesinden nasıl kurtarırım” gibi sorulara cevap aramakla meşgul.
Oyuncak Endüstrisi Derneği’nin oyuncak sınıflandırmasına baktığımızda göze çarpan ilk ayrım eğitici olan oyuncaklar ve eğlence için olan oyuncaklar arasındaki ayrımdır. Eğitsel oyuncaklar kategorisi 3 yaşa kadar olan “Bebek Elektronik Öğrenme Sistemleri”, 3-5 yaş arası için “Okul Öncesi Öğrenme Sistemleri” ve 5 yaş ve üstü için “Elektronik Öğrenme Sistemleri” olarak üç sınıfa ayrılır. Oyunlar ve yapbozlar kategorisinde LCD ekranı olan Nintendo, PSP gibi “Elektronik Taşınabilir/Masa Üstü Oyunlar” sınıfı ve doğrudan TV’ye bilgisayara ya da başka bir cihaza bağlanan sadece eğlence amaçlı olan oyun konsollarının bulunduğu Tak ve Oyna sınıfı oyuncaklar tanımlanmıştır. Tablet ve akıllı cep telefonları için oyun uygulamaları diğer bir kategoride ele alınır.
Teknolojik oyuncaklar dediğimizde aklımıza dokunmatik ekranlara entegre edilmiş elektronik oyuncaklar, robotlar, yapay zeka izleri taşıyan eğlenceli ve manipüle edilebilir nesneler, cep telefonu ya da tablet uygulamalarıyla kumanda edilebilir oyuncaklar aklımıza gelir.
OYUNCAKLARIN YAŞ UYGUNLUĞU
Doğumdan itibaren çocukların sağlıklı gelişebilmeleri için beş farklı gelişim alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi gerekir. Oyunlar ve oyuncaklar çocukların gelişim alanlarını destekleyici en önemli kaynaklardır. Oyuncak ve oyun seçiminde genelde ilk akla gelen “yaş uygunluğu”dur. Çocuk gelişimi alanındaki uzmanlar yaş kriterinden ziyade çocukların gelişimsel ihtiyaçlarına odaklanılması gerektiğine dikkat çeker. Çünkü her çocuk kendi ritmine göre gelişir ve her çocuk bireysel farklılıkları doğrultusunda farklı ilgilere sahip olabilir, farklı şeylere ihtiyaç duyabilirler. Bu yüzden oyun ve oyuncak konusunda tercih yaparken çocukların gelişimsel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak önemlidir.
Dijital oyun ve oyuncak kullanımına genel olarak baktığımızda aklımıza ilk gelen bilişsel beceriler (akıl yürütme, problem çözme, strateji geliştirme gibi) açısından zengin imkanlar sağlaması, fiziksel sağlık açısındansa tehlike teşkil etmeleridir. Ekran başına kilitlemiş, hipnotize olmuş şekilde yerinden hiç kalmayan çocuklarda fiziksel hareketsizliğin getirdiği hastalıklar görülme olasılığının arttığı bilinmektedir. Doğru oyun ve oyuncak seçiminin uygun süreler dahilinde kullanılmasıyla çocukların sosyal ve duygusal ihtiyaçları da karşılanabilir.
Bu ihtiyaçlardan öne çıkanlar:
Yapılan bir araştırma dijital oyun oynamanın, tekrar yoluyla kazanılan becerilerin öğrenilmesinde önemli olan beyin devrelerinin daha iyi çalışmasıyla ilişki olduğunu; masaüstü sanal ortamların motor becerilerin öğrenilmesini destekleyen beyin sistemlerini desteklediğini; haftada 1 saat dijital oyun oynama, daha gelişmiş motor beceriler ve daha yüksek okul başarısı ile ilişkilili olduğunu; haftada 2 saat ve daha fazla oynayan çocuklarda bir beceri artış gözlenmediğini; haftada 9 saat ve daha fazla oyun oynamanın davranış problemleri, akran çatışmaları ve azalmış sosyal becerilerle ilişkili olduğunu bulmuştur (Pujol ve diğerleri, 2016).
Çocukların dijital oyunlar ve teknolojik oyuncaklar ile vakit geçirmelerini tamamen engellemek yerine onların gelişimsel ihtiyaçlarına ve ilgilerine uygun olan, eğitsel bir değer taşıyan, olumlu örnekler sunan, yaşamla bağlantı kurmalarını destekleyen, şiddet, korku, cinsellik gibi öğeler içermeyen, dikkat dağıtıcı veya zararlı reklamlar bulundurmayan dijital oyunlarla sınırları yetişkinler tarafından belirlenmiş süreler dahilinde vakit geçirmeleri desteklenebilir.
Kaynakça