TEKNOLOJİNİN TÜRKÇE KULLANIMINA ETKİSİ

Yazar:Dr. Zafer Özdemir - Edebiyatçı

Başlıkta yazılan kelimelerle iletişim kuranların gerçekten anlaşabilmesi mümkün mü? Zira anla-ş-mak muhatapların ortak bir anlamı paylaşması ile gerçekleşir.

 

İnsan yavrusunun ilk kelimelerini telaffuz etmesi için en az iki yıl, derdini anlatabilmesi içinse bir o kadar daha “anlam” biriktirmesi gerekiyor. Konuşmayı öğrenmek diyoruz buna ama aslında konuşmaya başlamayı kastediyoruz. Yoksa dilin bütün imkânlarını kullanarak konuşmak için bir ömür boyunca sürüyor öğrenimimiz.
Anlam dünyamızın gelişmesi, yeni tecrübelere muhtaçtır. Her kelime bir tecrübedir; bir duyguyu, bir düşünceyi ve bir eylemi tecrübe etmektir. Türkçe eğitimi, öğrencilere dilin farklı kullanımlarını tecrübe etme imkânı sunmaktır aslında.

Anlam dünyamızı ve dilimizi etkileyen en önemli tecrübelerimizden biri de teknoloji oldu. Teknoloji tecrübemiz yaşam tarzımızı derinden etkiledi, tersyüz etti. Teknoloji, bilginin önemli bir kısmının, yetişkinlerden gençlerin eline geçmesine sebep oldu. Tarihte ilk defa gençler, yetişkinlere bir şeyler öğretir oldu. Teknolojik yeniliklerle, genellikle, önce gençler tanışıyor. Yeni teknolojik ürün, alet, eşya, araç, oyun demek; yeni kelime, kavram, terim ve üslup demek.

Bir dil yeni, yabancı bir kavram veya terimle karşılaşınca o dili kullananların buna karşılık bulmaları gerekir. “Crisis” karşılığı “buhran”, “computer” karşılığı “bilgisayar” ve “selfy” karşılığı olarak “özçekim” kelimelerini örnek olarak gösterebiliriz. Bu çabanın dilbilimciler, edebiyat sanatçıları kadar herkesin sorumluluğunda sürdürülmesi gerekiyor.

Günümüzde gençler ve çocuklar açısından teknoloji büyük oranda bilgisayar, tablet, telefon teknolojisi demek. Bu teknolojiler üretildikleri kültürün temel özelliklerini taşıyor. Örneğin, klavyedeki harflerin, sayıların ve şekillerin dizilişi kullanılan dilin özelliklerine göre oluşturulur. Genelde İngiliz dili veri tabanına dayandığı için bilgisayar, tablet ve telefonlarda Q klavye kullanılır. Oysa Türkçe açısından en uygun, en kolay, en hızlı biçim F klavyedir. Gençlerin yabancı kelime kullanmalarını kolaylaştıran, Türkçe kelime kullanımını zorlaştıran bir etken de klavye tercihidir.

Teknoloji kullanımı, zihin alışkanlıklarımızı etkiliyor. Türkçe kelime, kelime grubu, ifade oluşturma biçiminin değişmesi bunlardan biri. Örneğin gençler tıpkı oynadıkları oyunlardaki gibi gündelik hayatlarında da, “hızlı hareket et, acele et” anlamında İngilizce gitmek fiilini yineleyerek “go go” şeklinde kullanabiliyorlar. “Kasmak” sözcüğü zorlamak anlamı dışında kazanmak, artırmak gibi “seviye kasmak” ya da “takipçi kasmak” şeklinde kullanılabiliyor. “pubg girelim” (papçi girelim) şeklinde biri yabancı diğeri Türkçe olan iki kelimenin bir araya getirilmesi ile türetilmiş kelime grupları da kullanıyorlar.

Bu durumu ortaya çıkaran sebeplerden biri çocuk ve gençlerimizin dil yetersizliği ve kelime haznelerindeki yoksunluk. “haklısın, çok doğru, elbette, beğendim, iyi, güzel, olur, gayet tabii” gibi birçok kelimeyi kullanmak yerine “aynen” deyip geçiştiren; duygu, nezaket yelpazesini bastıran bir yoksunluk bu.
Gençler ve çocuklar sınırlı yaşam tarzının oluşturduğu sınırlı bir dili kullanıyorlar. Bilgisayar, tablet ve telefondan; oyun oynamak, sosyal medyayı kullanmak, fotoğraf çekmek, telefon görüşmesi yapmak, veri saklamak ve ödev yapmak, bazen de içerik kopyalamak için yararlanıyorlar. Bu başlıklar sadece teknoloji kullanımını sınırlamıyor, maalesef dil ve yaşam alanını da sınırlıyor.

Çocuk ve gençlerin dili üzerine bir araştırma yapılsa, sonuçlar bize Türkçenin güncel sözlüğü hakkında bilgi verecektir. Bu sözlükte muhtemelen şu kelimelerle karşılaşılacaktır: “Ok, bye bye, beta, bug, konsol, klan, epik, gold, level, kick atmak, pubg girelim, seviye kasmak, go go, kaos, OMG, AFK”.

Çocuk ve gençler, dijital dünyada bir yerleşik hayat kurmuş durumdalar. Burada sanal profilleri ile var oluyorlar. Kendilerini rumuzlarla yani “nicknamelerle” ifade ediyorlar. Mesela, oyun oynarken rakiplerini biraz güç ve korku ile etkilemek için “frankenstein” takma adını seçiyorlar, çoğu zaman bunu doğru düzgün de yazamadan. Frankenstein’ın çok havalıbir isim olduğunu düşünüyorlar. Genelde bütün bilgileri, algıları bununla sınırlı kalıyor. Sınırlı kalıyor çünkü teknolojik hayat çok hızlı olmayı gerektiriyor. Oyun oynamak için bile vakit yok, bir de basit bir “nickname”in altındaki dünyayı mı kazacak çocuk?
– “Nick’in ne dostum?
– “frankenstein”
– Neden?
– Çok cool!
– “OK Cnm! Pasha Gönlün Bilir”!”

“Frankenstein” kim, gerçekten yaşamış mı, yaşamamış mı, diye sormadan çocuk veya genç kendini bir dünyanın içinde buluyor. Muhataplarının zihninde başka, kendi zihninde bir başka “frankenstein” ortaya çıkıyor. Böylece, anlaşmanın temeli olan “anlam” kayboluyor. Teknolojik dünya “anlam” üretmek için uygun bir mecra değil. Bu örnek de gösteriyor ki; hayatımızın ve dilimizin teknoloji evreni dışında anlam üreten alanlara ihtiyacı var.

Mesela tabiatla doğal bir ilişki kurmak gerekiyor. Sokağındaki kuşları, ağaçları adlarıyla, hayatlarıyla, mevsimden mevsime büründüğü şekilleri, renkleri tanıyacak bir hayat tecrübesi edinmek gerekiyor. Dinozorların türleri ve özelliklerini bildiği kadar çocukların; martıların balık yemeyi bırakmış, hamur işi ve simit yiyen bir cinsi olup olmadığını öğrenmeleri gerekiyor. Bunu dillerini öğrenmek için de yapmalılar.

Teknoloji Türkçe kullanımını yeni kelimeler, kavramlar, terimler ile değişen anlamlar, değişen kelime oluşturma yolları ile dönüşen kelimeler, kısaltmalar ve ifade biçimleri ile etkiliyor. Teknoloji aletlerinin kullanımı ile zaman harcadığımız başlıklar dolayısıyla da yaşam tarzımız değişmişti, değişiyor. Günümüzde bütün yerkürede ortak bir teknoloji iklimi yaşanırken dilimizin, Türkçenin bundan etkilenmemesi mümkün değil.

Bu ortamda Türkçenin korunması için yazılı kaynaklara, kitap okumaya öncelik verildiğini görüyoruz. Bu yönelimin tek başına yeterli olmadığını belirtmeliyim. Şöyle bir iddiayı dillendirmek durumundayım; nasıl bir Türkçe istiyorsanız öyle bir hayatı yaşamalısınız. Gençler tanıştıkları teknoloji ile birlikte yeni bir dil de ediniyorlar. Bu açıdan teknolojinin “doğru kullanımı” kavramının kapsamında teknolojik gelişmeler karşısında Türkçenin doğru kullanımı da yer almalı.

 

YAZARIMIZ HAKKINDA

Dr. Zafer Özdemir
Dr. Zafer Özdemir
Edebiyatçı
Mayıs 2002’de Mimar Sinan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Nisan 2008’de “Servet-i Fünun Dergisinde Seyahat Yazıları (1891-1901)” isimli teziyle yüksek lisans eğitimini Marmara Üniversitesi’nde tamamladı.

Yazarın Makaleleri

YORUM & DEĞERLENDİRME



EN SON YAYINLANAN YAZILAR

Çocuğumuzun Dijital Dünyası Ne Kadar Güvenli?
Medyada Gördüğü Zorlu Olayları Çocuğumuza Nasıl Anlatmalıyız?
Koronavirüs (Covid-19) Çocuklara Nasıl Anlatılmalı?
Koronavirüs’ün ülkemizde görünmeye başladığı bu günlerde çocuğunuza yaklaşımınız nasıl olmalı?
Tatilde Artan Ekran Kullanımını Okulu Destekleyecek Bir Kullanıma Nasıl Dönüştürebiliriz?
Tatilde artan ekran kullanımını okulu destekleyecek planlı bir kullanıma nasıl dönüştürebiliriz?
TikTok Nedir? Çocuklar İçin Ne Kadar Güvenlidir?

İLGİLİ YAZILAR

YAZARLARIMIZ

X

Çocuğunuz için uygun olabilecek içerikleri bulun