Dünyada ne kadar anne baba varsa, aynı sayıda anne baba tutumu var demektir. Her kişi kendi deneyimleri doğrultusunda bir ebeveynlik modeli seçer. Peki siz hangi modele daha yakınsınız?
Farklı yüzyıllarda, farklı toplum ve kültürlerde ama her zaman ve her yerde karşımıza çıkan, araştırılan, irdelenen bir konu çocuk yetiştirme kavramı. Hakkında ne kadar yazılıp konuşulsa da bu işin tek bir yöntemi, bir kullanma kılavuzu yok ve bebekler doğmaya devam ettiği sürece değişerek, yenilenerek gündemimizde kalmaya devam edecek. Çünkü zaman değişiyor, teknoloji gelişiyor, kaynaklara erişim artıyor ve anne babalar bilinçleniyor. Bilinçlendikçe kafaları da karışıyor; her kitap, her öneri tüm çocuklara uymuyor. Dünyada ne kadar anne baba varsa, aynı sayıda anne baba tutumu var demektir. Her kişi kendi deneyimleri doğrultusunda bir ebeveynlik modeli seçer. Kendi anne babasının modelini sürdürmeye çalışanların yanı sıra, yine geçmiş yaşantıları sebebiyle tamamen farklı uca yönelenler de olabilir. Peki siz hangi modele daha yakınsınız?
Baskıcı Tutum: İletişimin tek yönlü aktığı, her zaman karar vericinin yetişkin olduğu, kontrol ve denetimin ön planda yer aldığı bir modeldir. Çoğunlukla çocukların fikri alınmaz, kuralların neden koyulduğunu bilmeden onlara uyulması beklenir. Çocuk bir birey olarak görülmez, o anki ihtiyaçları “şımarıklık” olarak değerlendirilebilir. Açıklama yapılmaksızın çocuğun her ortamda uyumlu olması gerekir, olmadığında cezalandırılır. Baskıcı tutum sergileyen ailelerin çocuklarında korku ve kızgınlık duygularıyla sık karşılaşılır.
Koruyucu Tutum: Cam fanusta çocuk yetiştirmek olarak da bildiğimiz bu modelde ebeveynler aşırı korumacı bir tutum sergileyerek çocukların kendileri deneyimleyerek öğrenmelerine fırsat tanımazlar. Dünya tehlikeli bir yerdir ve çocukların hata yapacağı ve üzüleceği kaygısıyla; üşüdüğünü fark etmeden giydirmek, ödevlerini yapamayacağından endişelenip kendisi yapmak, kendi yiyebildiği halde çocuğunu beslemek gibi örneklerle çocukların sorumluluk alma becerilerine istemeden engel olurlar. Bu ortamda büyüyen çocuklar ihtiyaçlarını fark etmekte zorlanır, kendi başlarına karar almakta güçlük yaşar ve sorumluluk almaktan çekinirler.
Çocukerkil Tutum: Anne babalar çocuklarıyla sıcak ve samimi bir ilişki içinde olur, onları bir birey olarak görür ve ihtiyaçlarını anında gidermeye çalışır. Onlarla arkadaş hatta bazen yetişkin gibi iletişim kurarlar. Özgüveni yüksek olarak yetişen bu çocuklar gerçek hayata atıldıklarında – anaokulundan başlayarak – aynı hoşgörü, kabullenme ve adaleti çevrelerinde bulamayınca hayal kırıklığı yaşar ve çabuk öfkelenirler. Sosyal ilişkilerde doğru davranışları göstermekte zorlanırlar. Aile içindeki güvenli ortamda stres ile baş etmeyi deneyimlemediklerinden engellendikleri zaman hemen isyan ederler. Kendi haklarının nerede bittiğini, diğerlerinin haklarının nerede başladığını ayırt edemezler.
Demokratik Tutum: Bu tutumu benimseyen ebeveynler çocuklarının ayrı bir birey olduğunun bilincindedir. Kendilerinden ve diğer çocuklardan farklı özellikleri olduğunu fark edip onları olduğu gibi kabul ederler. Seçenekler sunarak karar vermelerini destekler, gerçekleştirebilecekleri ölçüde sorumluluk vererek başarı hissini yaşatırlar. İletişim çift yönlüdür. Çocukların ihtiyaçları görülür ve sabırlı davranılır. Aile içinde eşit haklar vardır. Çocuklar kurallara uydukları sürece özgürdürler, her istediklerini yapamayacaklarını ve farklı ortamlarda farklı şekilde davranılması gerektiğini bilirler.
Hiçbir ailede sadece bir tutum görülmez. O günkü ruh halinize, yorgunluğunuza, hasta olmanıza, hatta beslenme durumunuza göre bile farklı modellere kayabilirsiniz ama çoğu zaman yakın olduğunuz bir model mutlaka vardır.
Çocuk gelişiminde en sağlıklı iletişimin gerçekleştiği ve çocukların hayata hazırlanabilecekleri fırsatların en çok sağlandığı model demokratik tutumdur. Sürekli korku ya da kaygıyla hareket etmedikleri, hayata içi boş bir özgüvenle yaklaşmadıklarından nitelikli ilişkiler kurabilir, kendilerini ifade etme özgürlüğü tanındığı için haklarını savunabilir, aynı zamanda sorumluluk da alabilirler. Dinlendikleri ve kabul gördükleri için yaratıcı olmaktan ve denemekten çekinmezler.
Tamamen farklı iki kişinin bir araya gelmesiyle dünyaya gelen bir bebek için ortak kararlar alarak tutarlı şekilde bunları uygulamak yeterince güçken, aile büyükleri, komşular ve arkadaşlar gibi yakın çevredeki kişiler de çocuk bakımına müdahale edince işler iyice karışabilir.
Çocuklarınızla sağlıklı ilişkiler kurmak için neler yapabilirsiniz?
Evet çocuklar belli bir genetik yapı ve mizaç ile geliyorlar dünyaya ama neye nasıl tepki vereceklerini anne babalarından öğreniyorlar. Güvenli aile ortamında deneyim kazanmalarını, uygun dozda stresle karşılaşmalarını sağlar, duygularının utanılacak bir şey değil baş etmeyi öğrenmeleri gereken bir durum olduğunu öğretirseniz hayata 1-0 önde başlayacaklardır.