Anne babaların en büyük yanılgılarından biri çocuklarının teknolojik bir alet karşısında kıpırdamadan ‘uslu’ durduklarında her şeyin yolunda olduğu düşüncesidir. Özellikle küçük yaştaki çocukların yetişkinlere göre çok daha fazla enerjiye sahip olduğunu hepimiz gözlemlemişizdir. Koşup atlayan, yatakta zıplayan, coşkuyla bağıran, oyun sırasında kahkahalar atan, sinirlenince ağlayan bir çocuk normal gelişiminde seyrediyordur. Sizden fazla ilgi beklediği, işinize engel olduğu ya da restoranda çok gürültü yaptığı için bir susturucu olarak eline telefon vermenin sonuçlarını hiç düşündünüz mü?
Şehir hayatının hızlı akışı içinde kaybolmamak için çırpınan ebeveynler ile dört duvar arasında çocukluklarını geçirip sosyalleşmek için çok küçük yaşlarda okula gönderilen ve ebeveynleriyle yeterli/kaliteli vakit geçiremeyen bir yeni nesil ile karşı karşıyayız. Çocukların en çok vakit geçirdikleri yer olan evlerinde, diğer aile bireyleri, mola vermek ya da bir nefes alabilmek için iletişim yerine oyuncak olarak kullandıkları birer cep telefonuyla çocuklarına istemeden de olsa zamanını kendileri gibi geçirmeleri konusunda örnek oluyorlar.
Anne babaların en büyük yanılgılarından biri çocuklarının teknolojik bir alet karşısında kıpırdamadan ‘uslu’ durduklarında her şeyin yolunda olduğu düşüncesidir. Özellikle küçük yaştaki çocukların yetişkinlere göre çok daha fazla enerjiye sahip olduğunu hepimiz gözlemlemişizdir. Koşup atlayan, yatakta zıplayan, coşkuyla bağıran, oyun sırasında kahkahalar atan, sinirlenince ağlayan bir çocuk normal gelişiminde seyrediyordur. Sizden fazla ilgi beklediği, işinize engel olduğu ya da restoranda çok gürültü yaptığı için bir susturucu olarak eline telefon vermenin sonuçlarını hiç düşündünüz mü?
Oyun çağında olan çocukların gelişimlerinin sağlıklı şekilde sürmesi için fiziksel hareketlilik gerektiren etkinliklere katılmaları ve sosyalleşebilecekleri ortamlarda yer almaları gerekir. Çocuklara uygun içeriklerin olduğu ve eğitimi destekleyici dijital kanallar elbette ki mevcuttur ama çocukta öğrenmenin ve gelişimin en nitelikli sağlanmasının yolu ilişki kurmaktan geçer ve ilişki kurmak en az iki insanı gerektirir. Bir ekrana bakarak gerçekleşen öğrenmede bu unsur eksik kalmaktadır.
Bir de gerçekten hayatı kolaylaştırmak adına çocukları telefonlarla buluşturduğumuz anlar var. Örneğin yemek zamanı… Kendimizden pay biçelim. Zihnimizi durdurmak, yapılacak işleri düşünmemek, kısa bir süre de olsa gerçekten bomboş kalmak için sarılmıyor muyuz telefonlarımıza? İşte çocuklar da yemek sırasında telefonla oyun oynadığında ne yediğini algılamaz, açlık/tokluk bilinci geliştiremez, kendi ihtiyaçlarını fark edemezler. Ergenlik döneminde kalitesiz beslenme ve dolayısıyla sağlık problemlerine dönüşebilecek bu durum ayrıca obeziteye kapı açabilir.
Aynı şekilde uzun süre telefon kullanımına maruz kalan çocukların dil gelişimi de olumsuz etkilenmektedir. Sosyalleşmeyen, akranlarıyla zaman geçirmeyen çocukların kendini ifade etme ihtiyacı da az olur çünkü yetişkinler onların hal ve tavırlarından ne demek istediklerini anlayarak, yaşıtları kadar onlara konuşma fırsatı vermez. Telefon karşısında halinden memnun bir çocuk da kendini anlatma zahmetine girmeyecektir. Yapılan araştırmalar teknoloji kullanımının bu kadar yaygın olmadığı dönemlerde çocukların çok daha erken konuştuklarını ancak günümüzde ortalama 2 yaşında konuşmaya başladıklarını göstermektedir.
90’lı yılların sonlarında anaokullarında her gün çocukların bilgisayarda eğitici oyunlar oynaması desteklenirken şimdi herkes evinde buna fazlasıyla maruz kaldığı hatta bilgisayarla çok erken yaşta tanıştığı için bu uygulamanın kaldırılması da kullanımın çocukların gelişimi üzerindeki olumsuz etkisine bir örnektir.
Peki çocuklarımızı telefondan tamamen mi uzak tutacağız?
Nasıl ki çocukların yanında yediklerimize, konuştuklarımıza, hareketlerimize özen göstererek onlara model oluyorsak aynı şekilde teknoloji kullanımımızda da dikkatli davranmalıyız. Ve nasıl ki yetişkin olduğumuz için onlardan daha geç yatabiliyorsak telefonu da sadece yetişkin olduğumuz için daha fazla kullanabileceğimiz bilincini çocuklara vermeliyiz. Hayatımızın çok doğal bir parçası olan telefonları amacına uygun ve abartmadan kullanıp bunu çocukların da sıradan bir şey olarak algılamasını sağlamak önemlidir. Yasak olan şeyler her zaman daha ilgi çekicidir, bu nedenle telefonlar ne yasaklanmalı ne de yapılması beklenen bir davranışın sonunda ödül olarak verilmelidir. Özendirmeden ve hayatınızın her alanında olduğu gibi kurallar çerçevesinde uzmanlar; 0-2 yaş arası çocukların mümkünse tamamen uzak kalmasını, 3-6 yaş arasındaki çocukların ise günde 1 saate kadar kontrollü şekilde oynamasını öneriyor. Gerçeklik ve kurguyu henüz ayırt edemeyen okul öncesi çağdaki çocukların oynadıkları oyunların içeriğine özellikle dikkat edilmelidir. Gözlere zararlı olmasının yanında korkular, saldırgan davranışlar, içe kapanıklık fazla kullanım durumunda karşılaşılabilecek belirtilerdir.
Çocuklar için deneyimledikleri her şey yenidir. Size sıkıcı gibi görünen sıradan nesneleri oyuncak haline getirebilir, doğayı sizden farklı gözle görüp inceleyebilir ve doğal malzemelerle çok keyif alarak yaratıcı ürünler oluşturabilirler. Yemek yaparken oyalanması için eline telefon vermek yerine pırasa ve soğanı verip boyalarla baskı yapmasını isteyebilirsiniz. Çıkan şekiller ve onları yorumlayışı sizi şaşırtacaktır.
Evde her gün on beş dakika sessiz saat yaparak herkesin bireysel olarak kitap karıştırdığı bir okuma saati yapabilirsiniz. Çocuğunuz bunu alışkanlık haline getirdiğinde 15 dakikayla başlayan bu oyun ergenlikte daha uzun okuma seanslarına dönüşecektir.
Arkadaşlarıyla programlar yapın. Alışveriş merkezi ya da sinemalar yerine çocukların oyun oynayabileceği alanlar seçin. Hava uygun değilse evde kalın ama bir arkadaş davet edin. Bir çocuğu en iyi başka bir çocuk oyalar.
Çocuğunuzun nelerden hoşlandığına dikkat edin. Hobiler en güzel ve kolay vakit geçirme yöntemleri olup kendimizi iyi hissetmemizi ve rahatlamamızı sağlar. Müzik seviyorsa ailecek dans edebilir, top oynamayı seviyorsa daha sık pikniğe gidebilir, bir şeyleri kurcalamaktan hoşlanıyorsa evdeki eski aletleri söküp içlerini birlikte inceleyebilirsiniz. Daha da önemlisi kendi hobilerinizle çocuklarınızı tanıştırabilirsiniz, böylelikle birlikte keyifli vakit geçirmenin yolu da açılacaktır.
Halen ayakkabılarını bağlayamıyorken dokunmatik ekranda harikalar yaratıyorsa artık dur demenin vakti gelmiş demektir. Unutmayın ki çocuklar sevilmek ister, anlaşılmak ister, oynamak ister, onaylanmak ve en çok da kabul görmek ister. Ebeveynleriyle ve çevresiyle sağlıklı ilişkiler içinde olan bir çocuk telefon ya da diğer zararlı alışkanlıklara sığınmaya gerek duymayacaktır.