Çocuklar, sergiledikleri bazı olumsuz davranışlardan dolayı ebeveynlerinin tepkilerini çekerler. Bu tepkiler genellikle bağırma şeklinde kendini gösterir.
Bağırma tepkisi yerinde, tonunda ve uygun bir üslupla kullanıldığı takdirde faydalı olabilmektedir. Çocuğunuz sıcak su dolu bir bardağa yaklaştığında onu uyarmak için bağırmanız normal bir tepkidir. Çocuğunuzun zarar görmesini önlemiş olursunuz. Önemli bir konuda dikkatini çekmek için ses yükseltmek de sağlıklı bir bağırma eylemidir. Oysa ki ebeveynlerin, çocuklarına karşı sergilemiş oldukları bağırma tepkisi genellikle uyarmak ve dikkat çekmek için değil azarlamak amaçlı olmaktadır.
Çocukların yaptıkları her hatada onlara bağırmak ve onları azarlamak kısa süreliğine çocukları susturabilir ve itaatkâr yapabilir ama davranışlarını düzeltmeye yetmez. Aksine sürekli bağırmak ve azarlamak çocukları fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan olumsuz etkileyip gelişimlerine zarar verebilir.
Bunalmış ve öfkeli hissetmek bağırmaya neden olabilir. Bağırmanın kısa süreliğine çözüm olması bu yöntemin defalarca tekrarlanmasına neden olabilmektedir. Tekrarlanan bu davranış bir süre sonra alışkanlığa dönüşür ve çocukla sağlıklı iletişim kurulmasını engeller.
Yapılan çalışmalarda ebeveynlerin çoğu bağırmayı doğru bulmadıklarını ifade etmişlerdir. Ebeveynler bağırdıktan sonra üzüntü ve pişmanlık duyguları hissettiklerini de söylemişlerdir. Bu söylemlere rağmen ebeveynlerin büyük bir çoğunluğu çocuklarına bağırmada aceleci davranıp, her fırsatta onları azarlamaktadırlar.
İş yerinizde ya da evinizde sizden yaşça büyük birinin yaptığınız her hatada size avazı çıktığı kadar bağırdığını ve sizi azarladığını hayal edin. Bağırma sırasında uyarıların arasına sıkıştırılan tehditler ve hakaretler de cabası. Böyle bir muameleye her gün maruz kalsaydınız, o iş yerinde ya da evde kalmaya ne kadar devam edebilirdiniz? Her fırsatta size bağıran bu kişiye karşı hangi duyguları beslerdiniz? Onun hakkında ne düşünürdünüz? Size bağıran bu kişiye karşı, içiniz sevgiyle dolmazdı herhalde. Ya da bir başkasının her gün çocuğunuza bağırmasına müsaade eder miydiniz?
Peki, şimdi derin bir nefes alın ve size yapılmasını istemeyeceğiniz ya da başkasının çocuğunuza yapmasını kabul edemeyeceğiniz bağırma eylemini yapıp yapmadığınızı düşünün. Çocuğunuzun yerine kendinizi koyun. Acaba bağırdığınız anlarda çocuklarınıza nasıl görünüyorsunuz? Ebeveynlerin bağırdıkları anları kameraya alan Dr. Laura Markham, kendilerine bağırdıkları anları izletilen çoğu ebeveynin, yüzlerinin aldığı hale inanamadıklarını ve korkunç göründüklerini söylediklerine çalışmasında yer vermiştir.
Davranış problemlerini arttırabilir
Çocuklarınıza bağırdığınız zaman kendilerine çekidüzen verdiklerini ve sizi rahatız eden davranışı artık yapmayacaklarını düşünebilirsiniz. Ancak yapılan araştırmalar sürekli azarlanan çocukların ileride daha fazla sorun çıkarabildiğini göstermiştir. Bir çalışmada ebeveynleri tarafından bağırılan çocukların bir sonraki yıl daha fazla olumsuz davranış sergiledikleri tespit edilmiştir.
ABD’deki Pittsburgh Üniversitesi ve Michigan Üniversitesi’ndeki araştırmacılar iki yıl süren bir çalışma sonucunda, düzenli olarak ebeveynlerinin bağırmalarına maruz kalan çocukların şiddet ve saldırganlık gösterdiklerini tespit etmişlerdir.
Depresyon ve Kaygıyı arttırabilir
Çocuklar ebeveynleri bağırdıkları zaman kendilerini üzgün, incinmiş ve korkmuş hissederler. Hakareti de içeren sürekli azarlama sözel bir istismardır. Sözel istismar, çocukların psikolojik sorunlar yaşamalarına neden olabilir. Duygusal istismar çocuğu depresyon ve anksiyeteye sürükleyebilir. Yapılan bir çalışmada bağırma eylemine maruz kalan çocukların artan davranış problemleri takip edildiğinde depresif belirtilerde artış gösterdikleri görülmüştür.
Fiziksel sağlığı kötü etkileyebilir
Çocukluk çağında ebeveyninin azar ve bağırmalarına maruz kalan çocukların strese girdiği ve strese maruz kalan çocukların fiziksel sağlıklarının uzun zaman içerisinde bozulduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur.
Yapılan bir başka çalışmada ise yetişkinlik yıllarında kronik ağrı -baş, sırt ve boyun ağrıları- yaşayanların, bu ağrıları ile olumsuz çocukluk deneyimleri arasında yer alan bağırma ve azarlanmaya maruz kalmaları arasında bağlantı olduğu tespit edilmiştir.
Beyin gelişimini olumsuz etkileyebilir
Beyin, olumsuz olan söz ve davranışları olumlu olandan ayrıştırıp işlemeye meyillidir. Bağırma eylemi çocuğun beyin gelişimini değiştirebilir. Yapılan bir çalışmada, çocukluğunda ebeveyni tarafından sürekli bağırılmış ve azarlanmış kişilerin beyin MR taramaları, sözel istismara maruz kalmamış kişilerle karşılaştırılmıştır. Beynin sesleri ve dili işlemekten sorumlu alanlarında gözle görülür şekilde farklılıklar olduğu görülmüştür.
Harvard Tıp Fakültesi tarafından yapılan bir çalışmaya göre çocuklara bağırmak onların beyin yapılarında kalıcı ve önemli değişikliklere neden olabilir. Sakin bir konuşma ile karşılaşan beyin nörotransmitterleri, yatıştırıcı biyokimyasallar gönderir. Kişi kendini güvende hisseder. Bağırma eylemi ile karşılaşan beyin ise savaş ya da kaç savunmasına başvurabilir. Bu durumda çocuk ebeveynine vurabilir ya da ortamdan uzaklaşabilir.
Sağlıklı iletişim kurmayı engeller
Bağırmak bir iletişim yöntemi değildir. Çocuklar kendilerine bağırıldığında genellikle iletişim kurmayı reddedip o ortamdan uzaklaşmayı tercih ederler ya da içlerine kapanabilirler. Yaşı ilerlemiş çocuklar ise genellikle ebeveynlerine cevap verirler. Ortaya çıkan iletişimsizlik ve çatışma durumu her iki taraf için de yıpratıcı olabilir. Ayrıca bağırma eylemine maruz kalan çocuk bu eylemi taklit edip yanlış bir iletişim yöntemi olarak kullanabilir.
Yanlarına Gidin
Çocuklar bir şeye daldıklarında sizi duymayabilirler. Onlara seslenmeniz karşısında cevap vermemeleri sizi sinirlendirip bağırmanıza neden olabilir. Çocuğunuzun dikkatini çekmek istediğinizde yanına gidin. Bu saygı içeren ve bağırmaktan daha etkili bir yaklaşımdır. Çocuklarınızın yanına gittiğinizde onların boy hizalarına inin, göz teması kurun ve sakin bir üslupla konuşun. Saygı gören çocukların size olumlu cevap verme olasılıkları daha yüksektir.
Nefes Egzersizi
Sinirlendiğiniz zaman kontrolü kaybetmemek için kendinize zaman ayırın. 1’den 10’a kadar saymak ve yavaş yavaş nefes alıp vermek öfkenizi yatıştırmanızı kolaylaştırabilir.
Ben Dili Kullanın
Bireyler arasında sağlıklı iletişim ve empatinin kurulmasında etkili bir yöntem olan “Ben” dilini kullanabilirsiniz. Çocuğunuzun yaptığı davranışların size neler hissettirdiğini de içene alan Ben Dili kullanımını alışkanlık haline getirmeniz, çocuğunuzla empatik bir iletişim kurmanızı sağlayacaktır. Empatik iletişim sayesinde çocuğunuza bağırmak zorunda hissetmeyebilirsiniz.
Duygularınızı ifade edin
Öfke ve kızgınlık, sevinç ve mutluluk kadar doğal duygulardır. Ancak kontrol edilemeyen öfke duygusu istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Kızgın olduğunuz anlarda çocuğunuza o an kızgın veya öfkeli olduğunuzu söyleyin. Bu onların sizin üzerinize gelmelerini engelleyebilir.
Ortamdan ayrılın
Öfkenizi kontrol etmekte zorlanıyorsanız veya çocuğunuz sinirlerinizi yıpratmakta ısrar ediyorsa o ortamdan ayrılmak yerinde bir davranış olabilir. Ortam değişikliği hararetin arttığı anlarda bireyi sakinleştirmek için etkili bir yöntemdir.
Net olun
Çocuklar yaramazlık yaparlar. Bu gelişimin doğasında vardır. Bazı davranışların tolere edilemeyeceğini sakin bir üslupla açık ve net olarak ifade edin. Yapılacak aile toplantılarında beklentilerinizi ifade edin. Evde herkesin uyması gereken kuralları belirleyin.
Kaliteli zaman geçirin
Ailece kaliteli vakit geçirmek, ortak paylaşımlarda bulunmak aile içi güven ve sevgi ilişkisini arttırır. Bu durum çocuklarınıza bağırmak yerine daha sevgi dolu ifadeler kullanarak onları sakin bir üslupla uyarmanıza yardımcı olabilir.
Stres Atmak
Ebeveyn olmak tüm zamanı çocuklarla geçirmek demek değildir. Çocuklara karşı daha hoşgörülü olmak için kendinize zaman ayırmaya ve stresinizi azaltacak aktivitelerde bulunmaya çalışın. Stresten arınmış birinin tahammül sınırı artar ve bağırma olasılığı düşebilir.
Mizahı kullanın
Mizah ortamdaki gerilimi azaltmak için kullanılabilecek güzel bir yöntemdir. Çocuğunuz tolere edilebilecek bir hata yaptığında ona bağırıp kalbini kırmak yerine esprili ve mizah dolu bir yaklaşım sergilemeniz ortamın yumuşamasını ve gerginliğin azalmasını sağlayabilir.
Kaynakça