Geçtiğimiz yıl Covid-19 sebebiyle uzaktan eğitim gören öğrenciler, 6 Eylül itibariyle yüz yüze eğitime geçiş yapacak. Öğrenciler ve aileleri okul için gerekli hazırlıkları tamamlaya çalışıyor, ancak bir yandan da okulların yüz yüze eğitime hazır olup olmaması konusunda endişeler yaşıyorlar.
Okula dönüş dönemi her zaman heyecanın, endişenin, beklenti ve belirsizliklerin bir arada olduğu koşuşturmacalı bir süreçtir. Bu sene buna bir de Covid-19 sebebiyle dikkat edilmesi ve alınması gereken önlemler eklenince, süreç her iki taraf için de biraz daha zor ve karmaşık hale geldi.
Hem aileler hem de çocuklar, yüz yüze eğitim sürecinin nasıl ilerleyeceğini ve kendilerini neyin beklediğini ön göremedikleri için endişeliler. Buna bir de henüz tamamlanamayan aşı süreci dahil oldu. Öğrenciler, alışmaya başladıkları uzaktan eğitim sisteminden çıkarak yeniden yüz yüze eğitim sistemine dönmek konusunda da tedirginler. Bazıları da uzaktan eğitim sürecinde eksik kalan konular nedeniyle geride kaldıklarını düşünüyor ve kendilerini yetersiz hissediyorlar. Bu endişeler, okula dönüş sürecinde her çocuğun ihtiyacı olan “adaptasyon sürecini” doğrudan etkileyebilir ve çocuklar uzun bir aradan sonra yüz yüze eğitim rutinine uyum sağlamakta zorlanabilirler.
Bu sıkıntıları hafifleterek okula uyum sürecini kolaylaştırmak için kendiniz ve çocuğunuz adına bazı önlemler alabilirsiniz:
Önce kendi kaygınızı yatıştırın
Okula dönüş süreciyle ilgili kaygı ve korkularımızı nasıl yaşadığımıza öncelikle ebeveyn olarak biz dikkat etmeliyiz. Unutmamalıyız ki duygular bulaşıcıdır. Eğer biz anne-baba olarak kendi kaygımızı söylemlerimiz ve davranışlarımızla doğrudan gösterirsek, bu duygu önce çocuğumuza yansıyacaktır. Ebeveyn olarak kendi kaygımızı bize iyi gelecek aktiviteler planlayarak, alınması gereken önlemleri alarak ve sevdiklerimizle paylaşarak hafifletmeye çalışabiliriz. Kaygımızı doğru şekilde yönetebilirsek çocuğumuza güven verebilir, onun da var olan kaygılarını hafifletebiliriz.
Okulla ilgili negatif söylemlerden kaçının
Okul hakkında çocuğumuzun algısını olumsuz yönde etkileyebilecek söylemlerden uzak durmalıyız. Mesafenin nasıl korunacağı, alınan önlemlerin yeterliliği, virüsün bulaşma riski gibi konulardaki görüşlerimizi, mümkünse çocuğumuzun olmadığı bir ortamda belirtmeliyiz. Okulla ilgili negatif söylemler, adaptasyon sürecini olumsuz yönde etkileyebilir. Zaten uzun süre okuldan uzak kalan çocuğumuz, bizim söylemlerimizle daha çok kaygılanabilir ve okula gitmek istemeyebilir.
Gereğinden fazla uyarı yapmayın
Çocuğumuza maske, mesafe, hijyen gibi uyması gereken kuralları ve önlemleri aşırıya kaçmadan hatırlatmalıyız. “Sık sık ellerini yıkadın mı? Maskeni taktın mı? Oyun oynarken mesafeyi korudun mu?” gibi söylemleri sürekli tekrarlamaktan uzak durmalıyız. Kurallar konusunda gereğinden fazla uyarıda bulunmak çocuğumuzu kaygılandırabilir. Aşırı hassasiyet oluşturarak okula gitme motivasyonunu olumsuz yönde etkileyebilir.
Uyku ve beslenme rutinini yeniden düzenleyin
Okullar açılmadan önce, çocuğumuzu hem fiziksel hem de zihinsel olarak okula dönüş için hazırlamalıyız. Yaz tatiliyle birlikte değişen uyku ve beslenme düzenini okullar açılmadan 3 ile 5 gün önce okul saatlerine göre yeniden düzenlemek, adaptasyonu kolaylaştırması açısından önemlidir.
Duygularına kulak verin
Uzun süre okuldan uzak kalan çocuğumuzun yeniden okula başlamakla ilgili düşüncelerini dinlemeli, duygularını anlamaya çalışmalıyız. Okulla ilgili özlediği şeyleri, planlarını, varsa endişelerinin neler olduğunu sormalıyız. Endişesini yatıştırmak amacıyla değil, anlamak ve yanında olduğumuzu hissettirmek için dinlemeliyiz. Okul ve gelecek hakkında olumlu konuşmalı, çocuğumuza cesaret vermeliyiz.
Öğretmeni ile iletişimde kalın
Çocuklar uzun süre uzaktan eğitimin ardından yüz yüze eğitime adapte olmakta zorlanabilirler. Sabah erken kalkmak, hazırlanmak, okula gitmek veya dersleri dinlemek ilk etapta onları zorlayabilir. Çocuğumuzun bu süreci en sağlıklı şekilde geçirmesi için, öğretmenleriyle iletişim halinde olmalı ve onlarla iş birliği yapmalıyız. Sık sık okuldaki tutum ve davranışlarını sormalı, ev yaşantısı hakkında bilgiler vermeli, gerektiğinde de öğretmeninden destek talep etmeliyiz.
Kendinize vakit ayırmayı unutmayın
Özellikle zor süreçlerde anne-baba olarak önceliğimizi her zaman çocuklarımıza ve onların ihtiyaçlarına vererek, çoğu zaman kendimizi ihmal ederiz. Ancak çocuğumuza yeterli ilgi ve desteği verebilmek için, en az çocuğumuz kadar kendi ruh ve beden sağlığımıza da dikkat etmeliyiz. Bunun için gündelik hayatımızı planlarken kendimize de zaman ayırmayı ihmal etmemeliyiz. Spor yapmak, hobilere vakit ayırmak, arkadaşlarla buluşmak, yaşadığımız zorlanmaları paylaşmak stresle başa çıkmak ve sağlıklı kalabilmek için faydalı etkinliklerdir.