Hepimiz yaşadığımız zorluklara, strese ya da travmatik diyebileceğimiz olaylara farklı tepkiler gösteriyoruz. Olaylardan ya da durumlardan farklı şekillerde etkileniyoruz. Bazıları çok zor şeyler yaşasa da çabuk toparlanıyor, bazıları ise uzun süre olayın etkisinden çıkamıyor. Bu durum, hepimizin psikolojik dayanıklılığının, yani sağlamlığının farklı olmasından kaynaklanıyor.
Amerikan Psikoloji Derneği (APA, 2014) psikolojik sağlamlığı; yaşamda karşılaşılan zorluklara, travmatik deneyimlere ya da ağır strese iyi uyum sağlayabilme becerisi olarak tanımlıyor.
“Psikolojisi sağlam” olarak tanımlanan kişiler, yaşadıkları zorluklarla mücadele ediyor ve süreç bittikten sonra toparlanıp eski haline dönebiliyorlar. Peki, neden hepimizin psikolojisi aynı derece sağlam değil, neden bazıları olaylarla bizden daha iyi mücadele edebiliyor?
Yapılan araştırmalar psikolojik dayanıklılık kavramının genetik olarak nesilden nesile aktarıldığını söylüyor. Ancak bu becerinin öğrenilebilir ve geliştirilebilir olduğuna da dikkat çekiyor.
Psikolojik dayanıklılık zayıf olmamak, hiç riske girmemek ya da her zaman güçlü olmak demek değildir. Esnek olmak, zorlu bir süreçten geçtiğinin farkında olmak ve duygularını nasıl yönlendirebileceğini bilmek demektir. Aslında hepimizde olan ve her zaman geliştirilip güçlendirilebilen bir beceridir. Peki, bu beceriyi çocuklarımıza nasıl kazandırabiliriz, psikolojisi sağlam çocukları nasıl yetiştirebiliriz?
Psikolojik dayanıklılığı yüksek olan çocuklar; problemlerin üzerine giden, sosyal ilişkileri iyi olan, zorluklarla mücadele etme cesaretleri olan ve sorunlarına işlevsel çözümler üreten çocuklardır. Araştırmalara göre; çocukların güvenilir bir aile ortamında olmaları, mizaçları, duygularının farkında olmaları ve bunları ifade edebildikleri bir ortamda büyümeleri, onların psikolojik dayanıklılığını arttırıyor. Tam tersi, olumsuz duygu ve durumla hiç karşılaşmayan, ihtiyaçlarını ifade etme fırsatı bulamayan ve davranışlarının sorumluluğunu ailelerinin üstlendiği ortamlarda büyüyen çocuklar ise kendilerini ve becerilerini tanımakta güçlük çekiyor, sağlam ve güçlü olmayı öğrenme fırsatı bulamıyorlar. Çünkü anne-babalar, çoğu zaman zorluk yaşamasınlar, üzülmesinler ya da kendilerini başarısız hissetmesinler diye farkında olmadan çocukların yapmaları gerekenleri onların yerine yapıyorlar. Niyet iyi olsa da sonuçları düşünmeden yapılan bu davranışlar, çocukları zorluklar karşısında mücadeleye hazırlamadığı gibi dayanıksız ve kırılgan olmalarına da sebep oluyor.
Güvende hissettirin
Çocukların psikolojik olarak güçlü olabilmeleri için, önce kendilerini güvende hissetmeleri gerekir. Bunun için de duygusal olarak onları destekleyen güvenilir ebeveynlere ve güçlü bağlara ihtiyaçları vardır. Kendilerini güvende hissettiklerinde, korunacaklarını bildiklerinde ve koşulsuz sevgi gördüklerinde, yeterliliklerini daha çok sınar ve kendilerini geliştirirler. Çocuklarına ilgisini ve sevgisini koşulsuz biçimde gösteren, onlarla empati kuran, yani yaşadığı sıkıntılara çocuklarının gözünden bakabilen, yaşadığı zorluklardan ders çıkarmaları için çocuklarına yardımcı olan ailelerin çocukları özgüvenli olur. Özgüven, çocukların zorluklarla mücadele etmeleri ve yeni duruma adapte olabilmeleri için, yani psikolojik dayanıklılığın gelişimi için son derece önemlidir.
Davranışlarının sorumluluğunu alabilmeleri için fırsat sunun
Çocukların kendilerini yeterli hissetmeleri, kendi kararlarına güvenmeleri ve seçimlerinin sorumluluğunu alabilmeleri için onlara fırsat tanımak gerekiyor. Düşeceği korkusuyla koşmasına fırsat verilmeyen çocuklar düştüklerinde ne yapacaklarını bilemez, kendi kedilerine toparlanamazlar. Davranışlarının sonuçlarını üstlenmeyen çocuklar, sorunlarına kendi çözümlerini üretemez, başkalarının onların yerine durumu toparlamalarını beklerler. En küçük bir zorlukta duygusal olarak yıpranır, olaylardan çok çabuk etkilenirler. Duygularını kontrol etmeyi ve kendilerini sakinleştirebilmeyi beceremezler.
Üstesinden gelebilecekleri zorluklar yaşamalarına izin verin
Fazla koruyucu olmak yerine baş edebilecekleri düzeyde zorluklar yaşamalarına ve hata yapmalarına izin vermek, çocukların yaşadıkları zorluklarla mücadele etme becerilerini güçlendirir. Hatalarını düzeltebilmeyi deneyimlemelerini sağlar.
Davranışlarınızla örnek olun
Anne babaların kendi sorunlarıyla nasıl başa çıktığı, sorunlarını çözmek için hangi yöntemlere baş vurduğu ve duygularını nasıl ifade ettiği çocuklar üzerinde de etkilidir. Çünkü çocuklar dayanıklı olmayı önce aile ortamında öğrenirler. Aile içindeki kişileri gözlemler ve onların davranışlarını taklit ederler. Sorunlar karşısında paniklemeden sakinliğini koruyan ve mantıklı düşünebilen anne-babayla büyüyen çocuklar, benzer durumlar karşısında sakinliklerini koruyarak çözüm üretmeye daha yatkın olurlar.
Özetle, psikolojik dayanıklılık bir beceridir ve herkeste vardır. Fakat gelişebilmesi için çaba gerekir. Çocuklar ancak zorluklarla karşılaşmalarına izin verildiği ve davranışlarının sorumluluklarını aldıkları zaman psikolojik olarak dayanıklı olmayı öğrenebilirler. Bu yüzden onlara doğru bir rol model olmak, problemle karşılaştıkları zaman önce sorunu kendi başlarına çözmelerine fırsat vermek ve çözüm yolları üretmeleri için desteklemek önemlidir. Bu sayede büyüdüklerinde kendi kendilerine yetebilen ve sorunlarla mücadele edebilen yetişkinler olmaları için gerekli becerileri geliştirme fırsatı bulacaklardır.