Kendini başarısız ve yetersiz olarak gören bir çocuğun, korkularıyla yüzleşip kendi gücünü keşfetme öyküsünü anlatan ve benzer duygular hisseden çocuklara bu konuda cesaret verebilecek etkileyici bir roman.
Künye
“Başarısızlar Kulübü” kendini pek çok alanda başarısız ve yetersiz hisseden 11 yaşındaki erkek çocuğu Çimen’in, korkularıyla yüzleşme ve kendi gücünü keşfetme öyküsünü anlatıyor.
Çimen, yeni bir şehre taşındıkları için çevresine uyum sağlamakta zorlanır. İşinde başarılı bir babası ve vahşi yaşam rehberi olarak hayallerini gerçekleştirmek için Afrika’da çalışacak kadar cesur bir annesi vardır. Çimen ise her ne kadar derslerinde başarılı olsa da topluluk önünde konuşmakta zorlandığı için kendisini yetersiz hisseder. Başarı odaklı ve eleştirel bir yapıya sahip olan babasıyla iletişimi pek iyi değildir. Henüz arkadaş edinemediği ve onu bu konuda destekleyebilecek olan annesinden uzakta olduğu için de kendini yalnız hissetmektedir.
Çok heyecanlanıp sunum ödevini yarıda bıraktığı ve grup halinde yapılması gereken sosyal sorumluluk projesi ödevinde kimse onunla çalışmak istemediği bir gün kendisini çok kötü hissedince, aklına bir kulüp kurma fikri gelir. Bu; başarısızlıkların yüze vurulmadığı, kendisi gibi hissedenlerin birbirlerini destekledikleri ve herkesin her şeyi başarmak zorunda olmadığı bir kulüp olacaktır. İsmini “Başarısızlar Kulübü” olarak belirleyerek okul panosundan duyurusunu yapar. Ancak işler umduğu gibi gitmez; kimse kulübe üye olmak istemez, babasından da beklediği desteği bulamaz ve kendisini daha da yetersiz hisseder. Ancak bir süre sonra kaykayı ile bir yarışmaya katılacak olmasına rağmen kendisini başarısız hisseden Yağmur gelir ve kulübün ilk üyesi olur. Ardından dans etmek isteyen ama bu konuda yeteneksiz olduğuna inanan Polen ile iyi yemek yapamadığını düşünen okulun aşçısı Mutlu da kulübe dahil olur. Her biri hayallerini, korkularını ve başarısızlıklarını paylaşıp birbirlerini destekleyince aralarında güzel bir arkadaşlık kurulur.
Çimen’in ödevini teslim tarihi gelip çatmıştır. Kulüp olarak, Afrikalı çocuklara yardım toplamak için bir kermes düzenlerler. Kermese, herkesin yeteneklerini sergileyip ödül kazanabileceği bir de yarışma eklerler. Kermes günü, Mutlu arkadaşlarıyla birlikte hazırladığı kekleri satar. Kekler herkes tarafından çok beğenilince ilk kez başardığını hisseder. Yağmur ile Polen birlikte dans ve kaykay yeteneklerini sergilerler. Çimen ise kulübü kurmaya nasıl karar verdiğine ve kendine bir deneme şansı vermenin ne kadar önemli olduğuna dair bir konuşma yapar. Başarısızlığın da başarı gibi hayatın bir parçası olduğunu, tecrübenin ancak bu şekilde kazanılabileceğini ve kendini geliştirmek için pes etmemek gerektiğini anlatır. Çimen’in ardından Polen ile Yağmur da kaygılarını ve başarısızlık korkularını içtenlikle paylaşırlar. Çimen’in babası da ilk kez onunla gurur duyduğunu söyler.
O gün, yarışmayı başka bir grup kazanır. Çimen ile arkadaşları ise sosyal sorumluluk projeleriyle onur ödülü alırlar. Yarışmada birinci olup başarısızlık korkularını tam aşamasalar da duyguları paylaşmanın, birbirini desteklemenin, kendine şans vermenin ve denemekten vazgeçmemenin ne kadar önemli olduğunu anlarlar. Yardıma ihtiyaç duyan çocuklara yardım edebildikleri için de hem çok mutlu olur hem de ne kadar önemli bir şey başardıklarını fark ederler. O günden sonra Babası Çimen’e karşı daha destekleyici ve cesaretlendirici bir tutum sergiler. Çimen’in kendine güveni her geçen gün artar ve kulüp olarak yeni çalışmalar için kolları sıvarlar.
Kitap, kendini başarısız, dışlanmış, yalnız ya da yetersiz hisseden çocuklara cesaret verebilecek bir hikâye sunuyor.
Kitaptaki karakterler başta kendilerini yetersiz ve başarısız hissetseler de, üzerine gidip korkularıyla yüzleştiklerinde gelişebileceklerini keşfediyorlar. Her zaman her alanda başaralı olamayacaklarını kabulleniyor ve kendilerini yetersiz olarak nitelendirmekten vazgeçiyorlar. Roman bu olay örgüsüyle başarı kadar başarısızlığın da hayatın bir parçası olduğuna ve önemli olanın başarmak değil cesaret ve azimle denemeye devam etmek olduğuna dikkat çekiyor.
Kitap akran zorbalığının ve olumsuz tutumların çocuklar üzerinde ne tür etkiler oluşturabileceği konusunda etkileyici örnekler sunuyor. Babasının başarı odaklı, zor beğenen ve eleştirmekten çekinmeyen tutumu Çimen’i olumsuz etkilerken, annesinin destekleyici tutumu ona cesaret veriyor. Yağmur, Polen ve Mutlu’nun da kendilerini sık sık yetersiz hissettiklerini fark edince Çimen onlara içten ve destekleyici bir tutumla yaklaşıyor. Bu sayede aralarında sevgi ve anlayışa dayalı bir arkadaşlık gelişiyor. Çimen ve arkadaşları, bir taraftan akran zorbalığına karşı mücadele etmeye bir yandan da kaygı ve korkularıyla baş etmeye çalışıyorlar. Başarısızlar Kulübü’nün çalışmalarının ses getirmesinden rahatsız olan bir öğrenci, Çimen’in kulübü kurmasının asıl amacının yalnız kalmamak olduğunu söyleyip zorbalık yaptığında, arkadaşları Çimen’i dinleyip, anlamaya ve onunla empati kurmaya özen gösteriyorlar. Zaman zaman pes etme noktasına gelseler de kaygılarını yenmek ve kendilerini geliştirmek için denemeye devam ediyorlar. Babasının hatasını anlayıp iletişim şeklini değiştirmesi de Çimen’in özgüvenini ve cesaretini geliştirmesinde etkili oluyor.
Kitabın yalın ama bir o kadar da zengin bir anlatım dili var. Yazar, karakterlerin iç dünyalarını ve nasıl bir dönüşüm geçirdiklerini başarılı bir şekilde tasvir etmiş. Merak uyandırıcı bir olay örgüsüne sahip romana, Emre Karacan’ın siyah beyaz çizgilerden oluşan sade çizimleri de eşlik etmiş. Ortaya, pek çok çocuğun iç dünyasında yaşadığı duygu ve düşüncelere ışık tutarak “Pes etmeyin, korkularınızla yüzleşip denemeye devam edin!” mesajı veren etkileyici bir roman çıkmış.
Çocuğunuza “Sunum ödevinde babası Çimen’in yaptığı hazırlığı yetersiz bulmuştu. Çimen kendisini nasıl hissetti?” diye sorarak bu tarz yaklaşımların oluşturacağı duygular ve empati kurmanın önemi üzerine konuşabilirsiniz.
Kitapta geçen “Vazgeçersen sadece vazgeçmiş, vazgeçmezsen deneyimlemiş olursun”, “Birileri önüne taş koyduğunda takılacağım diye düşünüp korkma, o taşı nasıl kaldırabileceğini düşün” ifadelerini örnek göstererek pes etmeyip azimle çalışmanın ve hedefe ulaşmak için cesaretli olmanın önemine dikkat çekebilirsiniz.
“Çimen’in ve kulübe üye olan arkadaşlarının zaman içinde kendilerine olan güvenlerinin artmasının nedeni ne olabilir?” diye sorarak, korkularla yüzleşerek üzerine gitmenin, paylaşmanın ve destekleyici bir tutum sergilemenin önemine işaret edebilirsiniz.
“Senin de kendini yetersiz hissettiğin ya da şunu daha iyi yapabilmek isterdim dediğin şeyler var mı?” diye sorabilir, kendinizden de örnekler vererek hiç kimsenin her alanda çok iyi olamayacağını, başarısızlığın da bir tecrübe olduğunu, kendimizi bütün özelliklerimizle kabul edip geliştirmek için çabaladığımızda daha mutlu bireyler olacağımızı anlatabilirsiniz.