“Çarp Yoksa Ben Çarparım!”, eğlenceli bir dille matematiğin günlük yaşamdaki yerini ve tarihsel gelişimini anlatıyor. Yazarı Tarık Uslu, çocukken hiç sevmediği matematiğin, büyüdükçe aslında hiç de anlaşılması zor ve sevimsiz olmadığını fark etmiş ve benzer duygular yaşayan çocuklara matematiğin gerçekte eğlenceli bir bilim olduğunu göstermek amacıyla bu kitabı yazmış.
Künye
“Çarp Yoksa Ben Çarparım!”, eğlenceli bir dille matematiğin günlük yaşamdaki yerini ve tarihsel gelişimini anlatıyor. Yazarı Tarık Uslu, çocukken hiç sevmediği matematiğin, büyüdükçe aslında hiç de anlaşılması zor ve sevimsiz olmadığını fark etmiş ve benzer duygular yaşayan çocuklara matematiğin gerçekte eğlenceli bir bilim olduğunu göstermek amacıyla bu kitabı yazmış.
Kitap; Fibonacci Sayıları (her sayının kendinden önceki ile toplanması sonucu oluşan sayı dizisi), sıfır rakamı veya ondalık sistem gibi matematik alanındaki keşifleri, bunların hayatın içindeki yerini, insanlık tarihinde oynadığı rolü ve farklı kültürlerde nasıl yer bulduğunu anlatıyor. Çeşitli öyküler ve örneklerle matematiksel düşüncenin, metodolojilerin ve işlemlerin kökenini, mantığını ve nasıl geliştiğini aktararak çocukların matematiği gerçek hayatla ilişkilendirmelerine destek veriyor. Leonardo Fibonacci gibi matematikçilerin hayat hikayelerini sunarak, bu kişilerin matematiğe olan katkılarını ve etkilerini irdeliyor.
"Çarp Yoksa Ben Çarparım!", matematik gibi herkes için anlaması kolay ve ilgi çekici olmayan bir bilim dalını mizahi bir dil ve anlatımla sunarak, çocuklara bu bilim dalını sevdirmeyi amaçlıyor. Matematik öğreniminin sıkıcı olmadığını ve aslında çok da eğlenceli olabileceğini vurguluyor. Kitap bu yönleriyle, çocukların genel kültürlerinin gelişimine destek olabilir ve matematiğe olan ilgilerini artırabilir. Ancak, kitaptaki bilgiler her ne kadar çocukların anlayıp kavrayabileceği renkli hikayelerle desteklenmiş olsa da matematiksel terim ve kavramların arka arkaya anlatılıyor olması bir süre sonra bazı çocuklar için sıkıcı olabilir. Kitaptaki çizimlerde siyah ve beyaz renklerin tercih edilmiş olması da bu duyguyu artırabilir. Öte yandan kitaptaki çocuk karakter, nadiren de olsa, argo ifadeler kullanıyor. Hikâyenin bir bölümünde de bir öğretmenin, öğrencisine şiddet uyguladığı ima ediliyor. Kitabın hitap ettiği 11 yaş ve üstü çocuklar, gerçek dünya ile kurgu arasındaki farkı kavrayabildikleri ve mizah ya da abartılı dille ifade edilen unsurları eleştirel bir gözle değerlendirebildikleri için bunlar bir sorun teşkil etmese de her çocuğun farklı olduğunu göz önünde bulundurmak ve gerektiğinde bunların iyi örnek teşkil etmediğine dair açıklayıcı rehberlik yapmak önemli.
Çocuğunuza matematiğin sadece okulda öğrenilen bir ders değil, hayatın birçok alanında kullanılan bilgileri içeren bir bilim dalı olduğunu göstermek için günlük yaşamdan örnekler verebilirsiniz. Örneğin, markette fiyat karşılaştırmaları yapabilir, indirim oranlarını hesaplayabilir veya belirli bir bütçe ile en uygun ürünleri bulmasını isteyebilirsiniz.
Kitapta yer alan Fibonacci sayı dizisini daha eğlenceli ve anlaşılır hale getirmek için doğada bu sayıların izini sürebilirsiniz. Çocuğunuzla birlikte bir kozalağın veya bir ayçiçeğinin üstünde spiral şeklinde dizilmiş tohumları ya da bir papatyanın yapraklarını sayarak bunların hep bir Fibonacci sayısına karşılık geldiğini keşfedebilirsiniz.
Çocuğunuzla ünlü matematikçilerin hayat hikayelerini birlikte araştırarak veya sıfırın tarihçesi üzerine kısa videolar izleyerek matematik biliminin de kaynağını gerçek hayattan aldığını görmesine yardımcı olabilirsiniz.