Köpek Adası

vermeden davranmanın önemine de vurgu yapılır. Arkadaşlık, takım çalışması, dayanışma ve birlikteliğin yalnız olmaktan çok daha kıymetli olduğunu anlayan köpekler bir arada hareket etmeye başlarlar. Kibarlık ve sadakat, fedakârlık, dürüstlük gibi pozitif temaların da işlendiği görülmektedir. Ayrıca köpekler duygusal olmalarına rağmen birbirlerini yargılamazlar ve oldukları gibi kabul ederler. Filmde Tracy Walker karakteri pozitif bir rol model oluşturmaktadır. Yaşanan baskı ve zulme karşı sesini çıkarmayı, baş kaldırmayı seçer ve kurtarıcı rolündedir. Bunların yanı sıra film içerisinde şiddet içerikli sahnelere de rastlanmaktadır. Köpekler kavga ederler, bazı sahnelerde kan fışkırdığı görülür, canlı bir balığın kesilerek suşi yapıldığı rahatsız edici bir sahne vardır, bir insanın zehirlendiği sahne yer almaktadır, sesli bağrışmalar görülür ve bir sahnede böbrek nakil ameliyatı gösterilir. Tüm bunlar şiddet içermesinin yanı sıra küçük yaştaki çocukların ürkmesine de sebebiyet verebilir. “Kahretsin, kahpe” gibi kelimelerin de geçtiği görülmektedir. Ayrıca bir sahnede banyodan çıkan ve arkadan çıplak görünen insan sahnesi de yer almaktadır. Başka bir sahnede yetişkin bireylerin bir barda içki içtiği görülmektedir. Ailelerin bu sahnelerden haberdar olmaları faydalı olacaktır.

Filmin hikayesi nedir? 

Köpek Adası, şehirdeki bütün köpeklerin bir çöp döküm alanına sürülmesiyle başlayan macera dolu bir hikâyeye sahip. Çok sevdiği köpeği de bu adaya sürülen 12 yaşındaki Atari Kobayashi, minyatür uçağıyla nehrin karşı tarafına geçmeyi başarır ve buradaki köpek sürüsüyle dostluk kurar. Kendi köpeğini aradığı sırada aynı zamanda epik bir yolculuğa da çıkmış olan Atari, bölgenin kaderini değiştirir. Tracy Walker adındaki kadın gazeteci de köpeklere karşı uygulanan bu acımasız müdahaleyi eleştiren yayınlar yapar, insanların sesini çıkarması gerektiğini söyler. Tüm bu çabalar köpekleri bu sürgünden kurtarıp ait oldukları doğal yaşama kavuşturabilecek midir?

Köpek Adası, Amerikan endüstrisinin sunduğu alışılagelmiş animasyon yapısından oldukça farklı bir atmosfere, görselleştirmeye ve hikâyeye sahip. Bu açıdan orijinal bir filmle karşı karşıya olduğunuz söylenebilir. Çocuklarınız için bu farklılık merak uyandırıcı güzel bir çeşitlendirme olacaktır. Yönetmen Wes Anderson, filmlerinde genellikle kullandığı eğlenceli ve renkli görseller yerine bu animasyonda distopik bir hava çizmiş; sürgünde olma ve dışlanma gibi konuları da ele almış. Macera dolu bir animasyon izleyecek çocuklar için bu durum aynı zamanda sosyal çevrelerinde şahit olma ihtimalleri olan bu konularla ilgili empati geliştirmelerini sağlayacaktır. İnsan dışındaki canlılara da kıymet vermek gerektiği ve onların hayatlarına da saygı duyulmasının önemi bu filmin güçlü mesajlarındandır.

Bu filmi çocuklarınızla hayvan ve doğa sevgisi hakkında konuşmak için bir fırsat olarak görebilirsiniz. Özellikle hayvanlardan korkan ya da sevmeyen çocuklarınız varsa, aslında onların da tıpkı insanlar gibi belli bir yaşam düzeni ve hakkına sahip olduğu hakkında bir sohbet gerçekleştirmek çocuklarınızın hayvanlara şefkatle yaklaşmasını sağlayabilir. Filmdeki şiddet sahnelerinden onları rahatsız eden bir görüntü var mıydı diye sorarak duygularını ifade etmelerine izin vermek faydalı olabilir. İş birliğinin problem çözme üzerindeki faydalarını vurgulayarak çocuğunuzun daha önce böyle bir grupta yer alıp almadığını sorabilirsiniz.