Bir düşler fabrikası olduğunu keşfederek problemlere çözüm üretmek için başkalarının rüyalarını yönetmeye karar veren Minna’nın, aile olmak için bir kan bağının gerekmediğini anladığı fantastik bir film.
Künye
Düşler Fabrikası, zengin bir hayal gücüne sahip olan genç bir kızın, bir gece rüyasında, rüyaların inşa edildiği renkli dünyayı keşfetmesiyle yaşadığı maceraları anlatıyor.
Minna, geniş bir hayal gücüne sahip olan ve bunu rüyalarına yansıtan, uyumlu ve babasıyla vakit geçirmekten oldukça keyif alan bir kız çocuğudur. John, kızının mutlu olması için elinden geleni yapan, şefkatli bir babadır. Annesi ise, şarkıcı olma hayalini gerçekleştirebilmek için Minna daha çok küçük yaşlardayken babasından ayrılmıştır.
Birlikte yaşayan baba ve kız, zamanlarının çoğunu satranç oynayarak, yemek yaparak ve dans ederek geçirirler. Bir süre sonra John, kız arkadaşı Helena ile evlenmeye karar verir. Helena’nın ilk evliliğinden Jenny isimli bir kızı vardır. Evlenmeden önce kızlarının anlaşıp anlaşamayacağını görmek isteyen John ve Helena, birlikte yaşamaya karar verirler.
Jenny ile Helena, John ile Minna’nın evlerine taşınırlar. Bu durum, Minna’nın mutluluğuna gölge düşürür. Çünkü Jenny, vaktinin büyük bir kısmını sosyal medyada geçiren, gördüğü her şeyin fotoğrafını çekip paylaşan, hırçın ve alaycı bir kızdır. Üstelik Minna’nın biricik dostu hamster Viggo’dan hiç hoşlanmaz, hatta onun hayvan barınağına gönderilmesini ister.
Jenny ile yaşadığı anlaşmazlıklar, endişeli bir yapısı olan Minna’yı rahatsız etmeye başlar. Jenny’nin eve gelmesiyle rüyaları sıklaşır ve bir gece rüyasında üzerinde oturduğu satranç tahtası boşlukta sürüklenip duvara çarpar. Duvarda oluşan çatlaktan diğer tarafı görmeye çalışan Minna, bir geçit fark eder ve içeri girmesiyle birlikte kendini bambaşka bir dünyada bulur. Burası, rüyaların sahne arkasına çıkan bir ‘Düşler Fabrikası’dır. Rüyalar burada tasarlanıp, senaryo haline getirilmekte ve rüya yapıcı robotlar tarafından rüya sahipleriyle buluşturulmaktadır. Minna, robotların rüyaları kurguladığı ve sahnelediği bu renkli dünyada yeni arkadaşlar edinir. Bunlardan biri de rüya yapıcı Gaff’tir.
Minna bir gün, yanlışlıkla babası John’un rüyasının sahne arkasına gider ve yaşanan bir karışıklık sonucu rüyasına dahil olarak, babasının artık doğum gününde pasta yerine konserve balık yemeyi sevmesine neden olur. Bu sayede rüyaların insanları değiştirebileceğini fark eder ve aklına bir fikir gelir: Jenny’nin rüyasına girip Viggo’yu sevmesini sağlayabilirse, barınağa gitmesine de engel olabilecektir.
Minna, rüya yapıcı Gaff’in de yardımıyla Jenny’nin rüyasına girerek Viggo’yu sevmesini sağlar. Ancak her ters giden durumda Minna’nın rüyalara müdahale etmek istemesi, düşler fabrikasındaki robotları zor duruma düşürür. Çünkü rüyayı görenin uyanamama riski vardır. Fakat başkalarının rüyalarını kontrol etmenin bir felakete dönüşebileceğini hesap etmeyen Minna, daha iyi biri olmasını sağlamak için Jenny’nin rüyalarını kontrol ederek onu değiştirmeyi planlar. Ancak bu planı ters gider; Jenny rüyada gereğinden fazla kaldığı için kendisini birden rüyalar çöplüğünde bulur. Minna tüm olanların kendi suçu olduğunu düşünerek Jenny’i kurtarmak üzere rüya çöplüğüne gider ve onu bulur. Burada birlikte Jenny’nin eski bir rüyasına denk gelirler. Jenny’nin rüyasında babası ve annesi tartışır ve babası Jenny doğduktan sonra annesiyle olan ilişkilerinin değiştiğini söyler. Jenny bu rüyayı gördüğü günden itibaren anne ile babasının ayrılığıyla ilgili kendisini suçlamaktadır. Minna Jenny’e bunun onun suçu olmadığını söyler ve bu duygudan kurtulmasına yardımcı olur. Birlikte rüya çöplüğünden çıkarlar ve Jenny uyanır. Sonrasında Jenny ile Minna’nın arası düzelir ve hep birlikte mutlu bir aile olurlar.
Film, ebeveynleri ayrılan iki kız çocuğunun yaşadığı duygusal zorlanmalar ve birbirleriyle kardeş olmayı öğrenme süreçlerini ele alıyor.
Filmde temel olarak aile olmak için kan bağına gerek olmadığı; sevgi, anlayış, iletişim ve sabırla gerçek bir aile olmanın mümkün olduğu vurgulanıyor. Minna ve babasının iki kişilik yaşamı, Helena ve Jenny’nin gelişi ile bozuluyor ama Minna, Jenny’nin tüm ukala tavırlarına rağmen onunla iletişim kurmaya çalışıyor. İki üvey kardeş, başlarda zorlansalar da iletişim kurmayı ve kardeş olmayı öğreniyorlar.
Jenny babasından, Minna ise annesinden ayrı büyüyor. Her ne kadar benzer şeyler yaşasalar da durumla farklı şekillerde baş etmeye çalışıyorlar. Minna kendi halinde, uyumlu, fakat biraz daha endişeli bir yapıya sahipken, Jenny ilgisiz bir babası olduğu için hırçın ve ilgi görebilmek amacıyla zamanının çoğunu sosyal medyada geçiriyor. İki kız, sonunda anlaşmanın yolunu buluyorlar. Film, bu kısımlarda kıskançlık ve sosyal medya zorbalığına değinerek, zorlu duygularla başa çıkma biçiminin herkeste farklı olabileceğine ve duyguları paylaşmanın yaşanan duygusal zorlanmaları hafifletebileceğine dikkat çekiyor. Hayatımızda, alışmakta zorlandığımız bir değişiklik olduğunda sevdiklerimizin sabrına ve anlayışına ihtiyaç duyabileceğimiz ve bunun alışma sürecine katkı sağlayabileceği anlatılıyor.
Bir rüya yapıcısı olan Gaff, film boyunca kendi görevini tehlikeye atarak Minna’yı kırmıyor ve ona yardım etmeye çalışıyor. Çocuklar, Gaff’in yardımsever tutumundan, yardımlaşmanın değeri ve insanın değer verdiği biri için fedakarlıklar yapabileceği, onları mutlu görmenin kendimizi iyi hissettirebileceğiyle ilgili pozitif mesajlar alabilirler.
Filmde dikkat edilmesi gereken bazı hususlar da bulunuyor. Minna’nın rüyasında babasıyla satranç oynarken bir fırtına çıkıyor ve satranç tahtası çatlayıp kırılıyor. Minna ve babası ayrı yerlere savruluyorlar. Jenny rüyasında örümcekler görüyor. Bu sahneler hassas ve önerdiğimiz yaşın altındaki çocuklar için ürkütücü olabilir.
Jenny, anne ve babasının tartışmasına şahit oluyor, rüyalar çöplüğünde kayboluyor ve gerçek hayatında bu yüzden uyanamıyor. Annesi endişeli bir şekilde başında bekliyor. Minna’nın rüyasında evden ayrılan annesini görmesi ve onu çok özlediğini söyleyerek sıkıca sarılması da bazı çocuklarımız için üzüntü verici olabilir.
Film, genel olarak hayal gücünü geliştirmeye destek verebilecek bir konuya sahip ve pek çok olumlu mesaj içeriyor. Ancak, bu mesajlar biraz arka planda kalmış ve daha çok Düşler Fabrikası ve robotların fantastik kurgusuna odaklanılmış. Ayrıca yer yer sahneler arasında kopukluklar var. Örneğin, bir sahnede Minna’nın babasından özür dilediği ve babasının kırılan bir eşyayı yapıştırmaya çalıştığı görülüyor. Buradan Minna ve babasının tartışmış olabileceği düşünülse de tartışma gösterilmediği için Minna ile babası arasında ne yaşandığı tam olarak anlaşılmıyor. Jenny ile Minna’nın rüyalar çöplüğünden birden kurtulması da filmin kurgusunu biraz zayıflatmış.
Filmi izledikten sonra çocuğunuza, Jenny ile Minna’nın ebeveynlerinin ayrılması ve yeni bir aile kurma sürecinde birbirlerinden farklı tutum ve davranış sergilediklerini hatırlatarak, herkesin zorlu duygularla başa çıkma yollarının farklı olabileceğini konuşabilir ve bu duruma anlayışla yaklaşmanın önemine değinebilirsiniz.
Çocuğunuza Jenny’nin telefonda ve sosyal medya hesabında çok fazla vakit geçirmesini hatırlatarak bu durumun yaratabileceği olumsuzluklar üzerine konuşabilir ve teknolojinin nasıl daha verimli kullanılabileceği üzerine fikir alışverişi yapabilirsiniz.
Jenny’nin Minna’yı sosyal medya hesabında paylaşarak dalga geçmesi ve Minna’yı yargılayan yorumlar yapılmasına sebep olmasıyla ilgili ‘’Sence bu durum Minna’nın nasıl hissetmesine sebep olmuş olabilir?’’ diye sorabilir ve çocuğunuzun Minna’yla empati kurmasını sağlayabilirsiniz. Sanal zorbalık hakkında konuşabilir, böyle bir durumla karşılaşması durumunda sizi bilgilendirmesini isteyebilirsiniz.
Çocuğunuzla Minna ile babası ve Jenny ile annesinin birlikte mutlu bir aile kurmaları üzerine konuşabilir, aile olmak için kan bağına ihtiyaç duyulmadığına dikkat çekebilirsiniz. ‘’Sence aile olmak ne demek?’’ diye sorarak birlikte üzerine sohbet edebilirsiniz.