Yardımlaşmanın ve sorumluluk almanın önemini anlatan bir platform-bulmaca oyunu.
Künye
Yono her bin yılda bir dünyamıza gelen ve birincil öncelikleri insanlara yardım etmek olan fillerin hikâyesini konu alıyor. Biz de oyunda minik ve sevimli bir fili yönetiyor ve bir yandan zekâ gerektiren bulmacalar çözerken diğer yandan da sorumluluk alıp civar halkına yardım ederek dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmeye çalışıyoruz.
Oyunda bir fili yönettiğimizden çok yüksek yerlere zıplayamıyoruz. Onun yerine cüssemizi ve hortumumuzu kullanmamız gerekiyor. Örneğin hortumumuza su çekerek ateşleri söndürebiliyor, kuru yaprakları uçurabiliyor ve pervaneleri döndürebiliyoruz. Oyun dünyası bunun gibi minik engellerle dolu ve bunları çözmeyi, akıl etmeyi çocuğa bırakıyor. Aynı şekilde, çiçeklerinin büyümesi için bizden yardım isteyen bir çiftçiyle karşılaşabiliyoruz. O noktada çiçeklerin “suyla” büyüdüğünü hatırlamamız ve hortumumuzla onları sulamamız gerekebiliyor.
Oyunda büyük bir yer kaplayan asıl bulmaca türüyse büyük sandıkları doğru noktaya ittirerek kilitli kapıları açma mekaniği üstüne kurulu. Bunlar ilk başta çok basitken oyunda ilerledikçe daha karmaşık hâle gelebiliyorlar. Ama hiçbiri öyle çok zorlayıcı şeyler değiller ve kademeli olarak zorlaştıkları için çocuğun düşünme ve problem çözme yeteneği için oldukça faydalı bir beyin egzersizi sunuyorlar.
Yono’nun en iyi ve en dikkat çekici yanı çocuğu sorumluluk almaya, insanlara yardım etmeye ve farklılıklara saygı duymaya itmesi. Oyun boyunca her biri farklı problemlere sahip pek çok yan karakterle karşılaşıyoruz. Ama kendilerine kimse yardım etmiyor. O noktada Yono inisiyatif alıp öne çıkıyor ve bu şahısların sorunlarını çözmek için hortumunu sıvıyor. Karakterlerin sorunları da çocuğu düşünmeye sevk eden şeyler. Mesela deniz altında araştırma yapmak isteyen bir bilim tutkunu var ve bunu nasıl yapacağını bilmiyor. Kendisinin bir dalgıç kıyafetine ihtiyacı olduğunu düşünmek ve bunu ona getirmekse bize kalıyor.
Ayrıca Yono’nun dünyasında üç farklı ırk bulunuyor ve bunların arasında da bazı problemler var. Aslında hepsi küçük ve konuşarak çözülebilecek şeyler. Ama farklılıklarını bir kenara koyamadıklarından bunu yapamıyorlar. Arabulucu olarak onları barış yapmaya sevk etmek yine bize düşüyor.
İletişimin Önemi: Yono’da karakterler arasındaki en büyük sorun iletişim ve anlayış eksikliği olarak göze çarpıyor. Örneğin, küçük filimize oyun boyunca eşlik eden küçük prenses, annesi kraliçeye söylemeden saraydan kaçıyor. Ama daha sonra bu davranışı Yono’nun başının belaya girmesine neden oluyor ve prensesi kaçırmakla suçlanıyor. Halbuki küçük prenses daha en başta annesine yalan söylemeseydi bunların hiçbiri olmayacaktı. Yalanın kötü bir şey olduğuna dair çocuklara verilebilecek güzel derslerden biri.
Ayrıca, üç farklı ırkın konuşarak kolayca çözebilecekleri problemleri iletişimsizlik ve farklı olandan korkma gibi şeyler yüzünden büyütmeleri de karşılıklı konuşmanın önemini vurgulayan cinsten.
Çocuklarınızla evde, yakın çevrenizde veya mahallede kimlerin ne tür ihtiyaçları olduğu üzerine konuşabilir, çözüm önerileri sunup neler yapabileceğiniz üzerine düşünebilirsiniz.