Hiçbir şeyin görünmediği bir ortamda, gidilecek yönün boya toplarıyla bulunmaya çalışıldığı bir keşif oyunu.
Künye
The Unfinished Swan (Bitmemiş Kuğu), annesini kaybeden ve sonrasında yetimhanede yaşamaya başlayan Monroe’nun başından geçen gerçeküstü, masalsı bir macerayı konu alıyor.
Monroe’nun annesi, o güne kadar yüzlerce tablo yapmış, ancak hiçbir tabloyu bitirmemiş başarılı bir ressamdır. Yetimhaneye giderken, Monroe’nun yanına sadece tek bir tablo almasına izin veriliyor. O da en sevdiği resim olan, boynu henüz tamamlanmamış “Bitmemiş Kuğu” tablosunu (Unfinished Swan) seçiyor. Bir gece tablodaki kuğu canlanıp kaçıyor. Monroe da onun arkasından tuvalin içine dalıyor. Hiçbir şeyin görünmediği bembeyaz gizemli bir ortamda buluyor kendini. Annesinin sihirli gümüş boyasının yardımıyla gizemli dünyayı keşfetmeye başlıyor. Kısa süre sonra geniş ama ıssız bir krallığın kalıntılarını keşfediyor. İlerledikçe daha renkli bölgelerle karşılaşıyor; kocaman bir kale, karmaşık bir labirent, sarmaşıkların bürüdüğü bir şehir, karanlık bir orman bunlardan sadece birkaçı. Oyunun genel olarak masalsı, naif bir havası var. Ancak karanlık orman bölümünde kocaman örümceklerden kaçmak gerekiyor. Karanlıkta çok uzun durulduğu takdirde ekranda Monroe’nun ısırıldığını gösteren işaretler çıkıyor. İki-üç ısırıktan sonra Monroe ölüyor. Fakat oyun, bir keşif ve deneyim oyunu olduğu için ölme durumunda oyun aynı noktadan devam ediyor. Ancak yine de örümcekler bazı çocuklar için korkutucu olabilir.
Oyunda kendini beğenmiş ve hiçbir şeyden memnun olmayan bir kralın öyküsü anlatılıyor. Kral tablolar çizerek bunlara can verebiliyor. Bu sayede ilginç varlıklar ve koskoca şehirler yaratabiliyor. Ama kibirli biri olduğu için halkının isteklerini ve ihtiyaçlarını önemsemiyor. Hiçbir şeyden memnun olmadığı için başladığı her işi yarım bırakıyor, dolayısıyla yeteneğini değerlendirmiyor. Oyunun özellikle son bölümlerinde bu mesaja odaklanılıyor ve oyuncu bu konuda düşünmeye sevk ediliyor. Monroe annesinin resmini bitirmeye karar veriyor, kuğuya eksik boynunu veriyor ve bir çift yavru kuğu ekliyor.
Oyunda Türkçe dil seçeneği bulunmuyor, anlatılan hikaye ve yazıları İngilizce. İngilizce bilmeyenler oyunu anlamakta zorlanabilir. Fakat oyundaki yolculuğu, hikayeyi anlamadan deneyimlemek de eğlenceli olabilir.
Oyunun keşif ve sanat yönü çok güçlü. Her adımda, bilinmeyenin boyalarla şekil kazanması ve farklı perspektifler üzerinde düşünmeye yönlendirmesi, kendini bu alanda keşfetmesi için oyuncuya ilginç bir deneyim yaşatıyor. Sonraki bölümlerde oyunun mekanikleri sürekli gelişerek oyuncuya keşfedecek, uygulayacak ve öğrenecek yeni şeyler sunuyor. Bir bölümde sarmaşıkları sulayıp büyümelerini sağlamak ve onlara tırmanarak engelleri aşmak, bir başka bölümde ise kapkaranlık bir ormanda ışık kürelerini yakarak yolu bulmaya çalışmak gerekiyor. Bölümler boyunca bulunması gereken pek çok gizli uçan balon var. Yeterince balon serbest bırakıldığında, daha fazla boya atabilmeyi sağlayan yangın hortumu, keskin nişancı tüfeği ya da zamanı durdurabilme, bütün boyaları temizleme özellikleri olan oyuncaklar kazanılıyor.
Çocuğunuzla oyundaki çizimler, şekiller ve alanlar üzerine konuşarak, çizimleri görünür hale getirirken neler hissettiğini sorabilirsiniz. İlgisini çektiğini fark ederseniz, bir resim çizerek aşama aşama ona oyundaki gibi renk ve boyut kazandırmayı denemesi için onu teşvik edebilirsiniz.
Oyundaki kralın kendini beğenmiş ve memnuniyetsiz tavırlarına dikkat çekebilir, başladığı her işi yarım bırakmanın onu en sonunda nasıl bir mutsuzluğa mahkûm ettiğine ve yeteneklerini boşa harcadığına dikkat çekebilirsiniz. Kralın hikayesinden yola çıkarak, sorumluluk bilincinin önemine vurgu yapabilir, sorumluluk duygusunun hayatını nasıl kolaylaştırabileceğini anlatabilirsiniz.