Fizik bulmacaları içeren bir keşif ve macera oyunu
Künye
Supraland’ı keşif ve fizik bulmacaları üzerine kurulu bir platform oyunu olarak özetlemek mümkün. Oyunda küçük bir çocuğun evinin arka bahçesine kurduğu bir kum havuzundaki kırmızı plastik askerlerden birini yönetiyoruz. Bir gün köyümüzün su kuyusu kuruyor ve kral babamız bizi sorunun ne olduğunu bulmaya gönderiyor. Çok geçmeden suyumuzu rakip kasabanın, yani mavi plastik adamların kestiğini öğreniyoruz ve atılıyoruz maceraya.
Supraland iki-üç farklı oyun türünü başarıyla harmanlamasıyla dikkat çekiyor. Bunlardan biri platform türü. Oyun boyunca oraya buraya zıplıyor, mağaralara inip dağlara çıkıyor ve haritanın köşesini bucağını keşfediyoruz. İkincisi, bulmacalar. Supraland’ın haritası fizik bulmacalarıyla dolu. Dilediğimiz yerde oluşturabildiğimiz mor bir küp yardımıyla çeşitli tuşlara basıyor, kapıların kapanmaması için onu eşiğe sıkıştırıyor, üstüne basıp yüksek yerlere ulaşıyor ve daha onlarca farklı şey yapabiliyoruz. Bulmacalar o kadar çeşitli ki saymakla bitmez. Ve işin güzel yanı hepsinin oyuncuyu düşünmeye, durumu analiz etmeye ve problemi kendi başına çözmeye sevk etmesi. Aşırı zor olmamaları ve birkaç deneme yanılmayla çözülmeleri de oyunu sıkıcı kılmaktan uzaklaştıran iyi yanlarından.
Supraland’ın içerdiği üçüncü ve son oynanış türüyse savaş. Bazen tahta kılıcımızla bazen de lazer tabancamızla çok sayıdaki bücürük görünümlü iskelet savaşçıya karşı çarpışmamız gerekiyor. Başlarda birer-ikişer gelen bu düşmanlar sonlara doğru onlarca kişilik gruplar hâlinde saldırıyorlar üstümüze. Bu da çok hızlı olmayı ve hızlı düşünmeyi gerektiriyor. Yine de oyunun belki de en zayıf ve olmasaydı da olurmuş dedirten kısmının bu savaşlar olduğunu belirtmekte fayda var.
Supraland oyuncunun problem çözme yeteneğine sahip biri olduğunu kabul eden ve onu uçsuz bucaksız dünyasını keşfetmeye bırakan, oldukça ilginç bir yapım. Oyunun hemen başında sadece kısıtlı yeteneklere ve tahta bir kılıca sahibiz. Tek yapabildiğimiz patikalarda ve düz yollarda dolaşabilmek. Fakat neredeyse her köşede bizi bekleyen gizli yetenekler ve para sandıkları var. Oyun sizi etrafınızı keşfetmeye davet ediyor. Böylece yoldan çıkıp köşe bucağı araştırdığınızda neredeyse her köşede, her taşın altında yeni yetenekler ve para sandıkları buluyorsunuz. Bunlar sayesinde çift zıplama, üçlü zıplama, mor bir küp oluşturma, hızlı koşma gibi sayısız yetenek kazanıyorsunuz
Yetenekleri kazandıkça haritada gidebileceğiniz yerlerin de sayısı artıyor. İlk başta sadece patikalarda dolaşabilirken önce binaların tepelerine çıkabilmeye, daha sonra dağlara tırmanmaya başlıyorsunuz. Oyunun iyice ilerleyen bölümlerindeyse neredeyse gidemediğiniz yer giremediğiniz delik kalmıyor. İlk başta sadece dekor olduğunu düşündüğünüz dağlara, tepelere çıkıp haritaya tamamen hâkim olmak insana muazzam bir keşif ve başarı duygusu veriyor.
Son olarak, oyun bize aslında bir kum havuzunda olduğumuzu sık sık hatırlatıyor. Bazen oyun alanında kocaman bir silgiyle karşılaşıyoruz bazen yere saplanmış kurşun kalemlerle. Kafamızı kaldırıp yukarı baktığımızda çok uzaklarda oyuncakların sahibi olan çocuğu ve evinin çatısını görebiliyoruz. Bu da hayal gücünü tetikleyen ve oyuncunun algısını geliştiren bir diğer etmen.
Ten renkleri: Supraland’te maviler ile kırmızıların çok uzun yıllardır savaştığını ve birbirlerine ön yargıyla davrandıklarını görüyoruz. Mavi karakterler sırf kırmızı olduğumuz için bize kötü davranıyor, kırmızılar da sırf mavi oldukları için onları dışlıyor. Ama oyunun sonlarına doğru, mavi plastik askerlerin kasabasına ulaştığımızda tüm bunların aslında iki kralın arasındaki bir kıskançlık davası yüzünden doğduğunu öğreniyoruz.
Oyun o noktada farklı ten renklerine sahip olmalarına rağmen mavilerin de kırmızıların da aynı ırktan geldiğini ve farklılıklarını, ön yargılarını bir kenara bıraktıkları takdirde birlikte gayet mutlu mesut yaşayabileceklerini gösteriyor bize.
Sizler de çocuklarınızla ten rengi beyaz, siyah, kırmızı ya da sarı olsa da herkesin en nihayetinde insan olduğunu, onların da tıpkı bizim gibi neşeleri ve üzüntüleri olduğunu konuşabilirsiniz. Farklı ten rengine sahip insanların da tıpkı bizim gibi çocuklara sahip olduğunu ve bizlerle aynı oyunları oynayıp aynı şeyleri sevdiğini onlara anlatabilirsiniz.